-
1 doğrusu
2) wirklichburaya gelmeye değdi \doğrusu es hat sich wirklich gelohnt, hierher zu kommen -
2 Wahrheit
( Tatbestand) gerçek, hakikat; ( Richtigkeit) doğruluk;die halbe/volle \Wahrheit gerçeğin yarısı/hepsi;die ungeschminkte \Wahrheit çıplak gerçek;die lautere \Wahrheit sagen harbi söylemek;die \Wahrheit sagen gerçeği söylemek;in \Wahrheit gerçekte, aslında;bei der \Wahrheit bleiben yalan söylememek;um die \Wahrheit zu sagen, ... gerçeği [o doğrusunu] söylemek gerekirse..., doğrusu...
См. также в других словарях:
doğrusu — zf. Gerçeği söylemek gerekirse, gerçek şu ki Doğrusu ilk Türkçeleşme denemeleri de zevksizdirler. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
